Kulağına tuzlu su kaçan kişi bir daha denizden kopamazmış. Oldukça eski olan bu deyim benim için de geçerli . Yani tecrübe ile sabit. Deniz öyle bir tutku ki bir kere zevkini, insana kazandırdıklarını anlayan kişi kolay kolay kopamaz. Yelken sporu da bu paralelde optimist tabir ettiğimiz en küçük tekneden başlayarak en büyük tekneye kadar her yaşta insanın yapabileceği bir branştır. Diğer spor dallarına göre ayrıcalığı olan bir spordur. Doğayla mücadele etmek, tekne kullanmak, eğer ekibiniz var ise, onlarla koordineli çalışmak, yelkenleri trim etmek, havayı koklamak(rüzgarın nereden eseceğini tahmin etmek), taktik yapmak gibi çok bilinmeyenli denklemi denizin üzerinde çözmeye kalktığınızda, bu tür bir uğraşın size neler kazandırabileceğini tahmin edebilir misiniz bilmiyorum. Ama güzel olan, bu kazancı, daha başlangıç aşamasındaki optimistçilerin anne ve babalarından öğreniyoruz. (Optimist’e başlama yaşı 7-8). Çocukların bu spora başladıklarında evde daha düzenli olduklarını, odalarını kendileri toplamaya başladıklarını, sorumluluk alabildiklerini, karar verme yeteneklerinin geliştiğini görüyoruz. Bu da gösteriyor ki yelken sporunun insan hayatına kattığı çok şey var.
Gelelim yelken sporunda kadınların yerine. Dünya da oldukça popüler olan ve ilk defa 10. yüzyıl da kaptan Joshua Slocum’un başlattığı “Sailing Alone Around the World” tabir edilen ve 1982 yılından bu yana BOC Challenge  olarak da isim yapan Tek Başına Dünya Turu Yarışları 27 bin deniz mili mesafesi olan Güney Carolina – Charleston’dan başlayıp Cape town Güney Afrika, Auckland Yeni Zelanda, Punta del Este Uruguay ve yarışın başlangıç noktası olan Charleston’da biten rotasıyla dünya yelken yarışları literatüründe oldukça önemli bir yer tutar. Bu yarışlara önce bir Fransız kadın yarışçı olan isabelle Autissier katıldı.

En son 2005 şubat ayında İngiliz Kadın yarşçı Ellen MacArthur 27 bin millik yolculuğun ardından 71 gün 14 saat, 18 dakika ve 33 saniye ile yeni bir dünya rekoruna imza attı. Kadınların birçok alanda olduğu gibi yelkende de ne kadar başarılı olduklarını yukarıdaki satırlarda anlayabliyoruz. Son yıllarda Türkiye’de de yelken sporuna ilgi artmaya başladı. Geçen yıl bir bayan ekibimiz ilk defa Atlantiği geçti. Yarışlarda bayan sporcuların yarıştığı teknelere rastlamak artık çok mümkün.
Yine de gönül istiyor ki cennet Türkiye’mizin her koyu Yelkenlilerle dolsun, güzel Türk insanı denizle daha fazla iç içe yaşasın. Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetimizin kurulduğu yıllarda “ Denizciliği Türk’ün ülküsü olarak düşünmeli ve az zamanda başarmalıyız” diyerek daha o yıllarda denizciliğin bir millet için ne kadar önemli olduğunun yolunu göstermiş.

Aslında birçoklarının yelkenle ve denizle ilgilenmemesinin başlıca nedeni korku. Tabii ki bisiklete binmek kadar kolay değil, fakat işin teorisini, tekneye hakim olmayı, tekneyi kullanırken başınıza gelebilecek en kötü olayları hesap edip önlem almayı, teknenin yatmasının aslında normal olduğunu, nasıl düzelebileceğini, hava şartlarını düşünerek teknenizi yelkenlerinizi trim etmeyi bilirseniz korku vazgeçilmez bir sevgiye ve tutkuya dönüşüyor. En önemlisi de denizi bir yaşam tarzı olarak benimsemek. Hangi yaşta olduğunuz önemli değil. Çünkü yetişkinlere de yelken ve denizcilik kursları veren birçok kulüp ve özel kuruluş var. Ayrıca birçoklarının düşündüğü gibi bir tekne satın almak sanıldığı kadar pahalı değil. Önemli olan sizin ihtiyaçlarınızı karşılayabilen, nerelerde gezebileceğinizi, ne kadar zaman ayırabileceğinizi de düşünerek fazla da büyük bir tekneye gitmeden en uygun olanına sahip olmaktır.

Tekne bugün bir çok insanın sahip olduğu yazlık evlerden daha pahalı bir araç değildir. Daha önemlisi tekneniz olduğunda bir yere bağlı değilsiniz, nereye gitmek isterseniz orası sizin eviniz olur.

Yelken yaparken, güneş ve tuzlu su nedeniyle cildinize ve saçlarınıza daha fazla bakım yapmanız gerekebilir, ama bütün kaslarınız çalışır, vucüdunuz form tutar, genç kalırsınız, daha önemlisi iyot zihninizi daha açık ve berrak hale getirir. Doğayla savaşmak yerine onunla birlikte yaşamanın daha kolay olduğunu öğrenirsiniz. Günlük yaşamınızdaki problemleri çözerken daha sabırlı ve hoşgörülü davranabilirsiniz. Seçim sizin…

 

Rüzgar & sevgiyle kalın,

Gül Çelikel

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!