Zaman zaman sosyal medyada paylaştığınız manzara fotoğraflarınızın içinde kuğu gibi süzülen, belki de uzaktan içinde olmayı hayal ettiğiniz ama hiç denemediğiniz bir hikâyenin içinde olabilme ihtimalinizden bahsetmek istiyorum.
Yaşadığımız şehir bizlere sonsuz imkanlar sunan konfor alanı yaratıyor olsa da çokça stres, koşuşturmaca ve karşılığında zamanın hızla akıp gittiği ve buradan zaman zaman çıkmak istediğimiz rutin hayat tarzlarımız elbette bize bir bedel ödetiyor.
Hepimizin kocaman bir fanusun içinde olduğunu düşünün.
Yukarıda bir delikten güneş ışının girdiğini, zaman zaman ellerimizi kaldırarak yukarıya uzatıp, içinde bulunduğunuz alandan çıkmak istediğinizi düşünün.
Tam da burada, size insanoğlunun su ile olan macerasından, denizlerin ona verdiğini sonsuz özgürlük, huzur ve mutluluk duygusundan bahsediyorum.
Motor gürültüsünden uzak, su ve rüzgârı kullanarak seyir yapmak, içinde herkese göre bir yaşam tarzı olması yelkeni ayrıcalıklı kılıyor ve aslında özümüzü barındırıyor ve daha fazlasını vaat ediyor.
Yelkenli bir tekne ile seyir, varmak değil gitmektir. Bir yere varmak zorunda olmadan mutlu olabilmeyi, telaş etmeden anda kalabilmeyi sağlar.
Kendinizi ve sınırlarınızı keşfetmek için harika deneyimler sunar.
Dayanıklılık, sabır, özgüven ve aidiyet duygusunu geliştirir.
Yelkenli bir tekneyle seyir karbon ayak izinizin küçülmesini sağlar.
Aslında makine keşfedilmeden önce, deniz üzerinde yürütülen araçların hepsi kürek ve yelken ile idare ediliyordu. Deniz üzerinde ticaret, kıtaların keşfedilmesi hepsi rüzgâr ve kol gücü ile gerçekleşiyordu. Ticaret rüzgarları tanımı buradan geliyor.
Bu yelpazenin neresinde olabilirsiniz?
- Adrenalin ve spor mu istiyorsunuz?
Bildiğim en sosyal spor olan yelken 7’den 70’e herkesin bütün hayatı boyunca yapabileceği ender sporlardan.
Doğayla mücadele etmek, tekne kullanmak, eğer ekibiniz var ise, onlarla koordineli çalışmak, yelkenleri trim etmek, havayı koklamak (rüzgârın nereden eseceğini tahmin etmek), taktik yapmak gibi çok bilinmeyenli denklemi denizin üzerinde çözmeye kalktığınızda, bu tür bir uğraşın size neler kazandırabileceğini hayal etmenizi istiyorum
Bu kadar yavaş giden bir tekne üzerinde adrenalin nasıl olur demeyin. Yat yarışları bugün teknoloji ile birleştiğinde en az Formula kadar popüler ve bir o kadarda heyecanlı yarışlardır. Start düdüğü ile başlayan adrenalin, finişe kadar devam eder. Önemli olan, iyi rüzgârı ve coğrafyayı kullanarak en kısa sürede finişe ulaşmaktır ve yelken yarışçılığının yaşı yoktur. Bir gezi teknesi ile kendi sınıfınızda yarışlara katılabilir, dereceye girebilirsiniz. Akşam katılacağınız kupa töreni ise, eğlencesi, yarış sohbetleri ve en az avcılık kadar ünlü hikayeleri ile olayın başka bir boyutudur.
Çocuklar için yelken
- Çocuklarınız yüzme, basketbol, voleybol, tenis vb. Sporlar yapabilirler, ancak, hayatlarının sonuna kadar yarışını dahi yapabileceği, denizin üzerinde olabileceği ender spor dallarından biri yelkendir.
- Yelken sporu başlama yaşı 6-7’dir, yani yüzme bilen, okuma yazmayı sökmüş bir çocuğu hemen yelkene başlatabilirsiniz.
Çocuklar, Optimist dediğimiz tekne (tasarım yılı 1974, 2,3mt, 35kg, tasarımcı Clark Mils) ile yelken sporuna başlarlar. Türkiye’deki yelken kulüplerinde, okulların kapanması ile çocuklar için yelken kursları başlar ve yaz boyunca devam eder. Genellikle 2’er haftalık devreler halinde yapılan bu kurslarda seçilen çocuklar, yaz-kış denize çıkarak antrenörler tarafından yetiştirilirler. Bir optimist yarışçısı 3-4 sene de en verimli çağına gelir, optimiste binme yaşının 15 ile sınırlı olduğunu söylersek, 3-4 yıl en verimli çağlarını yaşarlar.
- Denizciliğimizi geliştirmek, dünya devleri arasında yerimizi almak, ondan en iyi şekilde faydalanmak, korumak istiyorsak, öncelikle çocuklarımızı denize alıştırmalıyız, kendine güvenen, zamanını iyi kullanan, karar verme yetilerinin üst düzeyde olduğu gençler yetiştirmek istiyorsak, mutlaka yelken sporuna başlatmalıyız.
Ne güzel işaret etmiş Mustafa Kemal Atatürk;
“En güzel coğrafi konumda ve üç tarafı denizlerle sarılmış olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile ileri düzey denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifadeyi bilmeliyiz; denizciliği, Türkün büyük millî ülküsü olarak düşünmeli ve onu en kısa zamanda başarmalıyız. “
- Gezmek, yeni yerler mi keşfetmek istiyorsunuz?
Bir çoklarımız, motorlu bir tekne ile bir yerden bir yere gitmiştir, belki Bodrum’daki ahşap guletlerle mavi yolculuk yapmış olanınız da vardır. Ancak, yelkenli tekneleri uzaktan seyredip, bu işi yapabilir miyim, kadınım gücüm yeter mi, bu iş bana göre mi acaba? Sorusunu kendinize sormuş olabilirsiniz. Motor gürültüsünden uzak, yalnızca dalgaların sesini dinleyerek yaptığınız seyir, sizi bir anlamda, İstanbul’daki yoğun iş temponuzdan biraz da olsa uzaklaştıracak ve onu uzaktan seyretmenin de güzelliğini yaşayacaksınız. Bunu gerçekten denemelisiniz.
- Denizde olmak bir yaşam tarzıdır, bu yüzden eşinizin, arkadaşınız da bu işten zevk alması gerekir.
- Unutmayınız, marinalar bir otopark değildir, yaşam alanıdır, işten çıktığınızda teknenize gelip, biraz uğraşmak, iskeledeki dostlarınızla sohbet etmek, kültür alışverişi yapmak, tekneniz uygunsa geceyi geçirmek bir sonraki güne başlarken yeni bir motivasyon kaynağıdır.
- Çekirdek bir aile için, eğer kıyı seyri ile güneye inmekte planlarınızda var ise, en küçük tekne boyu 9-10 metredir. Çünkü bu boy bir teknede, mutfak, kapalı tuvalet ve kamara mevcuttur. Küçük gibi görünse de daha büyük teknelerin yelken m2 leri ve halatları büyüdüğü için, ilk başta kolaylıkla abrayabilirsiniz (hâkim olabilirsiniz).
- Gezi yelkencileri için, ülkemizde ralliler düzenlenmektedir. Bu organizasyonlar, kalabalık teknelerle motor – yelken yapılan seyahatlerdir. Eğer yeni başladıysanız, ralliye katılabilir, sizden daha tecrübeli olan teknelerin rehberliğinde rahatlıkla bir yerden bir yere gidebilirsiniz. Vardığınız limanda ise, keyifli yemekler, sohbetler sizleri bekliyor olacaktır.
- Dünyayı dolaşmak, yeni yerler keşfetmek mi istiyorsunuz?
Bu seyahate uygun bir tekne alarak, üzerindeki donanımı dünya seyahatine uyarlayıp, planlama yapıp bu hayalinizi gerçekleştirebilirsiniz.
Bu konu ile ilgilenenler için, teknesi ile ilk dünya seyahatini yapan Türk denizcimiz Sadun Boro’nun kitapları size yol gösterecektir.
Yelpazenin neresinde olursanız olun, denizin üzerinde mutlaka bir yeriniz vardır.
Yelken yaparken, güneş ve tuzlu su nedeniyle cildinize ve saçlarınıza daha fazla bakım yapmanız gerekebilir, ama bütün kaslarınız çalışır, vücudunuz form tutar, genç kalırsınız, daha önemlisi iyot zihninizi daha açık ve berrak hale getirir.
Sonuç olarak, doğayla savaşmak yerine, onunla yaşamanın daha kolay olduğunu öğrenirsiniz. Günlük problemlerinizi çözerken, daha sabırlı ve hoşgörülü davranabilirsiniz. Çocuklarınızı, sorumluluk alan, çalışma saatlerini planlayan, doğayı seven, pratik çözümlere sahip olan, mutlu ve başarılı bir nesil olarak yetiştirmiş olursunuz.
Orhan Velinin dediği gibi;
Heeeey!
Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekleyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere.
Seçim sizin…
Gül Çelikel
16 Ocak 2023